DEVAM: 61. ALİ B. EBİ TALİB ALEYHİSSELAM İLE HALİD B.
EL-VELİD'İN VEDA HAccıNDAN ÖNCE YEMEN'E GÖNDERİLMELERİ
حدثنا قتيبة:
حدثنا عبد
الواحد، عن
عمارة بن القعقاع
بن شبرمة:
حدثنا عبد
الرحمن بن أبي
نعم قال: سمعت
أبا سعيد الخدري
يقول:
بعث
علي بن أبي
طالب رضي الله
عنه إلى رسول
الله صلى الله
عليه وسلم من
اليمن بذهبية
في أديم
مقروظ، لم
تحصل من
ترابها، قال:
فقسمها بين أربعة
نفر: بين
عيينة بن بدر،
وأقرع بن
حابس، وزيد
الخيل،
والرابع: إما
علقمة، وإما
عامر بن
الطفيل، فقال
رجل من أصحابه:
كنا نحن أحق
بهذا من
هؤلاء، قال:
فبلغ ذلك
النبي صلى
الله عليه
وسلم فقال:
(ألا تأمنونني
وأنا أمين من
في السماء،
يأتيني خبر
السماء صباحا
ومساء). قال:
فقام رجل غائر
العينين، مشرف
الوجنتين،
ناشز الجبهة،
كث اللحية،
محلوق الرأس،
مشمر الإزار،
فقال: يا رسول
الله اتق
الله، قال:
(ويلك، أو لست
أحق أهل الأرض
أن يتقي الله).
قلا: ثم ولى
الرجل. قال
خالد بن الوليد:
يا رسول الله،
ألا أضرب
عنقه؟ قال:
(لا، لعله أن
يكون يصلي).
فقال خالد:
وكم من مصل
يقول بلسانه
ما ليس في
قلبه، قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم: (إني لم
أومر أن أنقب
قلوب الناس
ولا أشق
بطونهم). قال:
ثم نظر إليه
وهو مقف،
فقال: (إنه
يخرج من ضئضئ
هذا قوم يتلون
كتاب الله
رطبا، لا
يجاوز
حناجرهم، يمرقون
من الدينكما
يمرق السهم من
الرمية - وأظنه
قال - لئن
أدركتهم
لأقتلنهم قتل
ثمود).
[-4351-] Abdurrahman b. Ebi Nu'in dedi ki: Ebu Said el-Hudrı r.a.'l şöyle
derken dinledim:
"Ali b. Ebi Talib r.a., Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e Yemen'den tabaklanmış bir deri içerisinde
toprağından ayrıştırılmamış azıcık bir altın gönderdi. (Ebu Said) dedi ki: Bunu
şu dört kişi arasında paylaştırdı:
Uyeyn b. Bedr, Akra b. Habis ve Zeyd el-Hayl ile dördüncüleri ise
ya Alkame ya da Amir b. et-Tufayl idi.
Ashabından bir adam: Biz buna bu adamlardan daha bir hak sahibi
idik dedi. Bu söyledikleri Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e ulaşınca şöyle
buyurdu:
Ben gökte bulunanın emini iken, bana sabah akşam semanın haberi
geliyorken, bana güvenmiyar musunuz?
(Ebu Said) dedi ki: Gözleri çökük, yanağının elmacık kemikleri
çıkık, alnı yüksek, gür sakallı, başı traşlı, izarını yukarı çekmiş bir kişi
ayağa kalkarak:
Ey Allah'ın Resulü, Allah'tan kork, dedi.
Allah Resulü ona: Yazıklar olsun sana! Yeryüzündekilerin arasında
Allah'tan en çok korkması gereken kişi ben değil miyim, dedi.
(Ebu Said) dedi ki: Sonra adam arkasını dönüp gitti.
Halid b. Velid: Ey Allah'ın Resulü, bu adamın boynunu vurayım mı,
dedi. Allah Resulü: Hayır, belki namaz kılıyordur, dedi. Halid dedi ki: Ama
nice namaz kılan var ki kalbinde olmayan şeyleri diliyle söylüyor. Allah Resulü
şöyle buyurdu:
Ben ne insanların kalplerini açmakla, ne de onların karınıarını
yarmakla emrolundum.
(Ebu Said) dedi ki: Sonra Resulullah o kişi dönüp giderken
arkasından bakıp şöyle buyurdu:
Şunun soyundan öyle bir nesil türeyecektir ki bunlar Allah'ın
kitabını güzel bir şekilde okuyacaklar. Fakat Kur'an'ın lezzeti onların
hançerelerinden ileri geçmeyecektir. Onlar ok’un hedefini delip geçtiği gibi
din’den çıkacaklardır. Zannederim: Eğer onlara yetişecek olursam Semud kavminin
helak edildikleri gibi andolsun onları öldürürüm diye de buyurdu."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Zeyd el-Hayl" b. Mühelhil et-Tai'dir. Ona
Zeydu'l-Hayl denilmesinin sebebi sahip bulunduğu atların oldukça değerli ve asil
olmalarından dolayı idi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona Zeyd el-Hayr
adını vermiş, ondan övgüyle sözetmiştir. O da İslama girmiş, güzel bir şekilde
İslama bağlanmıştı. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem hayatta iken vefat etmiş
birisidir.
"Başını traş etmiş" ileride Tevhid bölümünün
sonlarında (7432.hadiste) bir 'başka yolla geleceği üzere Haricilerin
alametleri başlarını traş etmek idi. Selef ise saçlarını uzatır ve traş
etmezlerdi. Hariciler ise başlarını büsbütün traş etmek yolunu tercih etmişlerdi.
"Yeryüzündekiler arasında Allah'tan en çok korkması gereken
kişi ben değil miyim?" Said b. Mesruk yoluyla gelen rivayette şöyle
denilmektedir: "Bunun üzerine (Allah Resulü): Ben Allah'a isyan edecek
olursam ona kim itaat eder, diye buyurdu."
Bu adam daha önce Nübuvvetin Alametleri bahsinde (2610.hadiste)
Ebu Said el-Hudrı yoluyla gelen bir başka rivayetten açıkça anlaşıldığı gibi
Temimli Zulhuveysira'dır. Ebu Davud'daki rivayete göre de bu 'kişinin adı
Nafi"dir. es-Süheyll de bunu tercih etmiştir. Adının Hurkus b. Zuheyr
es-Sa'dı olduğu da söylenmiştir. İleride MürtedIerin Tevbe Etmelerini İsteITek
bölümünde (6933.hadiste) bu hususa dair gerekli araştırma yapılacaktır.
"Kalplerini açmakla emrolunmadım." Yani ben ancak
onların yaptıklarının zahiri ne ise ona göre muamele etmekle emrolundum.
Kurtubi der ki: Öldürülmeyi hak etmiş olmakla birlikte onu
öldürmeyi yasaklaması, diğer insanların Nebiin ashabını öldürdüğünü dillerine
dolamasın diye idi ve özellikle bunun Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in
emriyle yapıldığından söz etmelerinin önüne geçmekti. Nitekim buna benzer bir
husus daha önce Abdullah b. Ubey kıssasında geçmiş bulunmaktadır.
"Bunun soyundan" neslinden ve soyundan
geleceklerden" ... kimseler çıkacaktır. Hançelerini geçmeyecektir." Buna
dair açıklama NübuvvetAlametlerinde (2610.hadiste) geçmiş bulunmaktadır.
"Dinden çıkarlar." Said b. Mesruk yoluyla gelen
rivayette "İslamdan" denilmektedir. Bu rivayet ile de dini itaat diye
yorumlayıp, şöyle diyenlerin görüşleri reddedilmiş olmaktadır: Maksat bunların
okun hedefinden çıktığı gibi imama itaatin dışına çıkacaklarıdır. Evet,
halifelere itaat etmeyen Haricilerin niteliği bu idi. Bununla birlikte daha
kuwetli görülen burada dinden maksadın diğer rivayetin açıkladığı şekilde İslam
olduğudur. Ayrıca ifade yasak mahiyetinde kullanılmış ve onların bu işi
yapmakla kamil İslamın dışına çıkacakları da ifade edilmiş olmaktadır. Said b.
Mesruk, rivayetinde şu fazlalığı da zikretmektedir: "Bunlar Müslümanları
öldürür. Fakat putperestleri bırakırlar."
Bu hadis Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in gayba dair verdiği
ve dediği gibi gerçekleşen haberler arasındadır.
"Zannederim o (Resulullah sallalliihu aleyhi ve sellem)
şöyle de buyurdu: Andolsun ben onlara yetişecek olursam Semud kavminin helak
edildiği gibi onları öldürürüm." Said b. Mesruk'un rivayetinde şöyle
denilmektedir: "Andalsun onlara yetişecek olursam Ad kavminin helak
edilişi gibi onları öldürürüm" şeklindedir. Bu rivayetinde herhangi bir
tereddüt de zikretmemiştir. Tercih edilen de budur. Ancak Allah Resulünün
Halidie onların esasını teşkil eden o adamı öldürmesini yasaklamış olmakla
birlikte "Andalsun onlara yetişecek olursam onları öldüreceğim" diye
buyurmuş olması açıklaması zor bir halalarak değerlendirilmiştir. Ancak buna
şöyle cevap verilmektedir: 0, onların itaatin dışına çıkma (huruc) halleri ile
Müslümanların üzerine kılıçlarıyla saidıracakları vakte yetişmeyi kastetmiştir.
Bu durum ise Nebi zamanında ortaya çıkmamıştı. İlk olarak bu yaygın bir şekilde
bilindiği üzere Ali radıyalliihu anh döneminde görülmüştür. "Nübuwetin
Alametleri" bölümünde daha önce buna işaret edilmişti. Hadis ayrıca
Haricilerin tekfir edileceğine delil gösterilmiştir. Bu ise usul (itikadı
konular) meseleleri arasında ünlü bir meseledir. İleride Mürtedierin Tevbesini
İstemek bölümünde buna dair bir dereceye kadar özlü açıklamalar gelecektir.